Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 28 Şubat davasında karar giyen devrin Genelkurmay 2’nci Lideri Çevik Bir hakkında, ileri demans hastası olduğu gerekçesiyle infaz erteleme talebinde bulunuldu
Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 28 Şubat davası, 13 Nisan 2018’de karara bağlandı. Ortalarında periyodun simge ismi Genelkurmay 2’nci Lideri Çevik Bir, emekli Orgeneral Çetin Doğan‘ın da bulunduğu 18 sanığa ‘Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat yahut görev görmekten men’ cürmünden müebbet mahpus cezası verildi.
Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, temyiz incelemesini 9 Temmuz 2021’de tamamlayarak, 14 sanık hakkındaki müebbet mahpus cezası onandı. Sanıklardan eski YÖK üyesi Erdoğan Öznal, devrin YÖK Lideri Prof. Dr. Halil Kemal Gürüz, eski Deniz Kuvvetleri Kumandanı Hayri Bülent Alpkaya ve devrin Genelkurmay İsimli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel‘in aksiyonlarının bu suça yardım kapsamında olduğu sonucuna varılarak, müebbet mahpus cezaları bozuldu. Ayrıyeten öbür 37 sanık hakkındaki beraat kararları da onandı.
İnfaz erteleme talebi
Hükmün kesinleşmişinin akabinde rütbeleri sökülen ve geçtiğimiz yıl Ağustos ayında cezaevine girin Çevik Bir’in, avukatı Ümit Kara, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na infaz erteleme talebiyle dilekçe verdi.
“Yemek yemeyi unutuyor”
Dilekçede, Çevik Bir’e ileri demans hastalığı teşhisi konulduğu belirtilerek, “Müvekkilimiz tutulduğu cezaevi şartlarında cezanın mana ve sonucunu idrak edemeyecek durumdadır. Yemek yemeyi unutarak aç kalması nedeniyle ömür tehlikesini içeren sıhhat sıkıntıları mevcuttur. En son Devlet Hastanesine sevk edilmesine karşın denetim yapılarak tekrar cezaevine geri gönderildi” denildi.
Dilekçede, Bir’in sıhhat şartları açısından cezaevi koşullarında daima aksilikler yaşadığı belirtilerek, “Malum olduğu üzere insan hakları bağlamında ağır hasta olan müvekkilin cezaevinde tutulması, kimi şartlarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü unsuru ve Anayasanın 17’nci hususundaki makûs muamele yasağını ihlal edebilecek niteliktedir. Her ne kadar infaz belgemizde müvekkil ile ilgili 1 Ekim 2021’de alınan ve ‘Cezaevinde kalmasına sakınca bir hal olmadığı belirtilen’ ATK raporu olsa da; rapor yeniliğini yitirmiştir. Bu nedenle müvekkil hakkında verilecek kararlara destek olması açısından müvekkilin tarafsız, hasta odaklı olan tam teşekküllü devlet hastanesine sevki hayati değerdedir. Müvekkilin sıhhatinin bozularak hastalığının daha da ileri demans hastalığına evrilmesi nedeniyle infazına orta verilmesini ya da başka ayrı hakkında ‘sağlık kurumunda infaz yahut kontrollü serbestlik’ kararları uygulanarak özgür bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz” denildi. (DHA)